Rojava KDP'yı eksen manyağı yaptı @mirokemal yazdı


Selah Kemaloğlu
barzani salih_muslimEtnik ve dinsel kimlik üzerinden siyaseti konuşmak ve tartışmak inanılmaz çetrefilli ve hassas bir konudur. Akıldan çok duygular, ön kabuller ve genellemeler ön planda olduğu için hayıflanmaların, kızgınlıkların ve politika dışı argümanların yoğun olduğu bir kafa karışıklığı yaşanır çoğu zaman.
Mesela son dönemde KDP'nin Rojava 'düşmanlığı' böyle karanlık politik alan yaratıyor. Milliyetçi duyguları ön planda olan Kürtler de düşünsel-duygusal bir yarılma olmasına rağmen, bir çok kesimde KDP'nin bu tavrına anlam verememe duygusu çok daha belirginlik kazanıyor. Halbuki siyasal bilimlerin sınıf ve toplumsal dinamikler eksenli algılamına bakıldığında, en genel Marxist deyimle, KDP temsil ettiği toplumsal-sınıfsal kesimlerin 'tarihsel rolüne' denk bir politikanın içinde. Aslında son 10 yıldır 'attan eşek doğurmaya çalışan bir mantığın' gerçeklikle yüzleşme zamanı bu.
Bu tarihsel rol; kendisine tarla seçtiği ulusal damar üzerinden bir sınıfın kendi iktidarını sağlamlaştırması üzerine kurulu. Yine Marxist bir söylemle, her şey sermayenin yüzü suyu hürmetine olduğu bir politik yörüngenin içinde hareket ediyor. KCK Eş Başkanı Cemil Bayık'ın dediği gibi, bir nevi petrol ve ekonomik çıkarların hakim olduğu uluslararası sermayenin bir oyuncusu artık KDP.
Yukardaki oldukça 'soğukkanlı' ve 'kuru' izahatlar, pek tabi ki  KDP'nin yediği haltları maruz göstemek için yapılmıyor. Bunlar sadece KDP'nin içine düştüğe bataklığa karşı 'şaşkınlıkları' gidermeye yarabilir. Ancak 'KDP neden bu noktaya geldi ve sonuç olarak neyi murad ediyor?' sorusu hala çok anlamı duruyor.
KDP'yi bu karanlık eksene zorlayan üç önemli politik olgu olduğunu düşünüyorum. Birincisi herkesin tahmin edeceği gibi Rojava'daki devrimci direniş. İkincisi 'barış sürecinin' yaşadığı sarsıntı-belirsizlik ve en sonuncusu ise Güney Kürdistan seçimleri.
Rojava, bütün devrimci olayların bilenen etkisi ile arenadaki siyasal güçlerin bir taraftan posizyonlarını belirlerken, diğer taraftan posizyon almaya zorladı. Bunda torbada Türkiye ve KDP çıktı ilk olarak.
Türkiye El Kaide çetelerine verdiği destekle, bir çok siyasal yorumcunun ortaklaştığı gibi 'bir bilinmeze doğru' yol almaya başladı. Bunu KDP takip etti tabi ki. Neden? KDP son altı aydır yürüttüğü anti-PYD politikalarına, sahneye sürdüğü üç beş KDP uzantısı politik oluşumun 'ağlama, sızlama, politik karalama kampanyalarına ve hatta bazılarını zimni ve fiili çetelere yardım etmesine rağmen Rojava'da PYD ve YPG'nin etkinliğini kıramadı. Aksine YPG Rojava'da inanılmaz bir halk desteğini arkasına aldı. KDP artık kısa vadede Rojava'da ona 'ekmek' çıkmayacağına karar verdi ve kendi eksenini belirledi. Yani PYD hiç bir şekilde, KDP'nin cebren dayattığı politik zorlayıcılığı kabul etmedi.
İkincisi ise KDP'nin AKP ile eşgüdümlü yürüttüğü 'barış süreci' politikasında yaşandı. KDP ve onun uzantılarının 'barıştan' anladıkları şey; PKK'nin silahları bıraktıktan sonra kaybedeceği siyasal etkinliği üzerinden PKK'nin nüfuz alanlarına girmekti. Bunun içindir ki, Kürdistan Yönetimi Başbakanı Barzani, PKK lideri Öcalan'ın kişisel önerisi olan Ulusal Konferans çağrısı yapması bir bakıma ortağı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'baldıran zehiri içmesine' benzer bir adımdı. Ancak PKK, AKP'nin 'barış süreci' oyununa karşı tavır koymaya başladıktan sonra, KDP-Barzani o kapıdan da bir şey çıkmayacağını anlamış oldu. Yani bir bakıma hem PKK içinden hem de diğer Kürt siyasal hareketleri üzerinde, 'AKP ve Barzani'nin Kürtlerini'  yaratma projesinin tutmayacağini Barzani çok net gördü.
Son olarakta eylülde yapılan seçimlerdir. KDP görece gücünü koruyor gibi görünse de, özellikle Goran hareketinin oylarını arttırması ve KYB'nin hezimete uğraması, KDP'yi bölgesel ittifaklara daha bağlı hale getirdi. İçerde yaşayacaği olası bir yenilginin tek garantisi olarak bölgesel-uluslararası ittifaklarda sağlama alma çabasına girdiği söylenebilir. Ta başından beri, derin bir paranoya ile KBY'nin kaderini Kürdistan'ın yeraltı zenginliklerini başta Türkiye ve diğer yabancı güçlere peşkeş çekmeye bağlayan bir politikanın onları suruklediği derin bir kuyu bu.
Sonuç, ister Rojava'daki devrimsel sürecin turnusolluğu, ister daha cafcaflı bir şekilde Badıou'nun 'olayının' gücü diyelim, bazıları için yeni ihtimallerin, yeni imkanların ortaya çıktığı ve bazılarınında çok kaybedeceği bir zamanda yaşıyoruz. Sonuç ne olursa olsun, KDP'nin şimdiden kaybedenlerin tarafında yerini seçtiği aşıkar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kâhta'dan Madagaskar'a Osman Sebrî

Rojava'daki (Batı Kürdistan) askeri durum, cepheler, mevziler, silah durumu: Grafik analiz #WestKurdistanNoPasaran

Kürdistan’da propaganda savaşları: Kazananlar, kaybedenler