Suriye'de propaganda savaşları 1
1940 yılının Temmuz ayı ile Aralık ayı arasında İngiliz hava savunma makamlarınca dünya basınına servis edilen haberlere göre birkaç ayda 1108 Alman uçağı düşürülmüştür. Gerçekte ise (Daha sonra Alman kayıtları esas alınmıştır) bu sayı 582’dir. Bunun temel nedeni İngiliz hava savunma filosundaki her bir pilotun ve uçak savar birlik komutanlarının ayrı ayrı bildirimde bulunmasıdır. Bu rakamları veren sorumluların yalancılıkla da itham edebiliriz, acemilikle de, duygusallıkla da hırçınlıkla da… Ama bir propaganda çalışması olduğu kesin. Özellikle askeri propaganda ne tümden kurgular, yalanlar üzerinedir ne de tümden gerçekler üzerinedir. Büyük olasılıkla İngiliz havacılar ve uçaksavarcılar gerçekten vurdukları sayıya inandılar. Ya da karargah merkezlerinden bu tip propagandanın etkili olabileceğine inandırıldılar. Bu tip durumda gerçek dışı bildirimlerin hiçbir dirençle karşılaşmaması ise propaganda yapma imkânını kolaylaştırıyor, daha fazla yalan ve abartılmış bilgiyi pompalamaya yarıyor. Genelde propagandacılar için “zaman zaman doğru bilgi veren kimseler” denir.
İspanya iç savaşında uçuk propaganda örnekleri:
Daily Mail: (İngiltere’de yayınlanan günlük sağcı magazin gazete) “Kızıllar, rahibeleri haça geriyor.” “Muhafazakar köylülerin bacaklarını kesip atmak İspanya solcuları için sıradan bir olay”
Daily Worker: (İngiliz Komünist partisinin gazetesi) “Franco’nun lejyoner taburu, her Avrupa ülkesinin katil, beyaz kadın tüccarı pezevenklerden, esrarkeş ve süprüntü sürülerinden oluşuyor.”
New Statesmen: (ingiltere’de yayın yapan sosyalist bir gazete) “Faşistler canlı çocuk gövdelerinden barikatlar oluşturuyor.” ( Cesetlerden barikat yapanların kokudan savaşamayacaklarını akıl edememiş. Barikat için en işe yaramaz şey oysa)
Goerge Orwell, bu tip propagandaların cephede olanların değil de cephe gerisindeki fanatik gazetecilerce yapıldığını özellikle vurgular.
Sosyal ağlarda Suriye’ye dair propaganda:
BAAS rejimine yakın kaynaklar:
BAAS yanlısı twitter hesaplarının en ünlüsü. Haber kaynağı SANA sitesi ve genelde BAAS ordusundan yapılan resmi açıklamalar. Suriye iç savaşı başladığında bu tip hesaplara göre Suriye’de her şey güllük gülistanlıktı. Savaş şiddetlenince sahadan rejimin tüm açıklamalarını haber diye geçtiler. Bu tip hesaplara göre Suriye BAAS ordusu asla sivil öldürmez, şehirleri rastgele bombalamaz, bölgede görev yapan gazeteci ve aktivistleri tutuklamaz. Savaş bunlara göre Suriye rejim ordusu ve ona bağlı ulusal kuvvetlerle ABD-İsrail-Türkiye ve Batı ittifakıyla yaşanıyor. (Siyasi analizden söz etmiyorum, doğrudan askeri kuvvetler açısından bu hesapların tek propagandası bu.) 2011’den bu yana karşılıklı öldürülen onbinlerce Suriyelinin bir önemi yoktur. Onlar minik ayrıntılar. Rejim yanlısı haber kaynaklarına göre her gün yüzlerce ÖSO ve Al Qaide üyesi öldürülüyor. Ama bir türlü askeri olarak geriletilemiyorlar.
Propaganda tarzını daha çok düşmanlarını şeytanlaştırarak kara propaganda şeklinde yürütürler. Bu tip hesaplar genelde “terörizm” teması ile haber geçer, bilgi verir. ÖSO’nun, Al Qaida’nın (Al Nusra ve benzeri gruplar) İŞİD’in ve Ahrar Al Şam’ın şeytanlaştırılması temelinde kirli bilgi dahil her yöntemi kullanırlar. Banyas katliamını, Guta’daki kimyasal silah kullanımını, Reyhanlı bombalamalarını muhaliflere ve Al Qaide’ye bağlı gruplara mal etme dışında herhangi bir bilgi vermezler. Rejim ordusunun iki yılda Rakka’dan, Deyre Zor’dan Halep’in kuzeyinden, İdlib’ten, Tel Abyad’dan sökülüp atılmasını İsrail-ABD-TC argümanlarıyla açıklarlar. BAAS ordusunun askeri açıdan yaşadığı hezimetler dile getirildiğinde buna köpürürler. Bunlara göre Suriye ordusu hala tam kapasite savaşmıyor. Gücünü saklıyor, daha büyük bir savaş bekliyor. (Bundan büyük savaş ne olacaksa?) Muhtemelen yabancı işgal beklentisindeler. Ama “kimyasal tehdit” hariç rejimin işgale karşı direnecek askeri gücü olmadığını Suriye derelerindeki kurbağalar bile biliyor.
Kırmızılar rejim ordusunun, yeşiller ÖSO ve Al Qaide'nin, sarılar da YPG'nin denetiminde.
Kuseyr'in alınmasından sonra rejim Humus'a girebildi. Kuseyr ise Hizbullah'ın aktif doğrudan askeri desteğiyle alınmıştır. Rejim ordusu defalarca denemesine rağmen Kuseyr'den her keresinden geri çekilmek durumunda kalmıştır. 6 Haziran 2013'te Kuseyr kesin olarak rejim ordusunca ele geçirildi.
Rejim ordusunun büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldığı Rakka ve Deyre Zor. Deyre Zor'da hala rejim güçleri var ama alan hakimiyeti bakımından muhalifler ve Al Kaide tam denetim sağlamış durumda. Rejimin bu bölgelerdeki büyük silah depoları da ÖSO ve Al Qaide'nin eline geçmişti.
Banyas Katliamı:
2 Mayıs 2013’te hükümet kuvvetleri ile isyancılar arasında Bayda
köyünde çatışma çıktı. ÖSO, Şebbiha olarak bilinen hükümet yanlısı kuvvetlerin
taşındığı birkaç aracı pusuya düşürdü. Bunun üzerine BAAS ordusu ve ona yakın
ulusal savunma güçleri Bayda ve Banays köylerine girerek onlarca sivili
öldürdü. Suriye muhalif insan hakları örgütü ilk etapta 51 sivilin
öldürüldüğünü belgeledi. Daha sonra bağımsız aktivistler 77 ölümü belgeledi. Tanık
raporları ve uluslararası gözlemcilere göre toplam 248 kişi öldürüldü. 100’nün
cesedine ulaşıldı. Onlarca sivilden haber alınamadı. Bu iki köy de Sunni köylerdi. Direnişi destekleyen
ailelerin yanı sıra pasif kalma yanlısı aileler de vardı. Köyün muhtarı Şeyh Biyasi ve ailesi aktif olarak
direnişi desteklememesine rağmen öldürüldü.
Katliamdan birkaç gün önce Mukavveme Suriye örgütü lideri Mihraç Ural’ın
“Banyas temizliği” videosu düştü
internet sitelerine. Bu katliamdan sonra twitterdan rejim yanlısı hesaplardan
birkaçı:
Cihatçı twitter yanlılarının kullandığı bazı görsellerin
Banyas’a ait olmamasını gerekçe göstererek katliamın rejim güçlerince
yapılmadığını kanıtlama derdinde. Oysa SOHR, BBC, Reuters bölgeden tanıklara
dayandırdıkları bilgilerle katliamın faillerini işaret etmişlerdi. Mihraç Ural’ın
örgütü ve buna benzer ulusal savunma örgütlerinin Banyas’a dair “temizlik” videosunun ise
bu hesaplar açısından bir önemi yoktu. Katliamla
ilgili BBC’nin dosyası www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-22684359
BAAS ordusuyla muhalifler ve Al Qaide’ya
bağlı gruplar arasında çıkan çatışmalarda verdikleri rakamlara değinmiyorum
bile. Abartmadan öte işkembeden sallıyorlar. Basit bir işlem:
200-300
kişilik bir grupla askeri bir çatışmada grubun hava saldırı gücü, havadan
intikal ve yaralı taşıma imkanları yoksa bu gruptan 50-60’kişiyi öldürürseniz
muhtemelen birkaç da yaralı olur. Geriye kalanlar ya teslim olur ya da kaçar. Direniş
orada biter. Ama Suriye’de durum böyle gelişmiyor. Dar bir alanda rejime yakın kaynaklara göre günde
50-60 muhalif öldürülüyor , bir o kadarı teslim alınıyor ve yaralanıyor ama
Suriye ordusu aylarca o alana hakim olamıyor ne hikmetse. Sonra da bizi ordunun
başarılı operasyonlar yaptığına inandırmak istiyorlar rejim yanlısı sosyal ağ
hesapları.
Bir sonraki yazıda ÖSO
ve Al Qaide’ya bağlı grupları mercek altına alacağım.
Yorumlar
Yorum Gönder