Rojova Devrimine karşı iki tür kötülük pozisyonu: Satranç solcuları ve Küresel Mulattolar
Sosyalist olup da
Türkiye devrimine çalışan Kürtler:
İspanyollar, 16. Yüzyılda Mississipi’yi keşfettiklerinde
önce öldürebilecekleri kadar yerliyi öldürdüler. Sonra da bazılarını
çalıştırdılar. Hatta bununla yetinmeyip Afrika’dan siyahi köleler getirtip
buradaki altın madenlerinin derinliklerinden ölünceye kadar kırbaçladılar. Kimi
kabile reislerini ise ya kodese tıktılar ya da onlara uğraşabilecekleri işler buldular.
Bu dâhiyane fikrin sahibi ünlü İspanyol kaptan Hernando De Soto’ydu. Kabilede aklı
başında insanlara zanaat vb. işleri öğrettiler.
İsyan eden kabilelerin reislerini de kodeslere tıktılar. Onlara satranç
öğrettiler. İsyancılar satrançla oyalanırken De Soto ve benzerleri dışarıda
altın arıyordu. Türlü zenginlikler böylece İspanya’ya taşınmaya başladı. Tüm enerjilerini
gezi ve benzeri eylemler üzerinden harcayan solcu Kürtleri kodeslerde satrançla
medeniyeti öğrenen yerlilere benzetiyorum. Batı Kürdistan onlar için ya BAAS’ın
hükmedebileceği bir coğrafya ya da AKP karşıtı söylemde ancak kullanılması
gereken siyasi bir nesnedir. Bunu Türk
solcusu efendilerinden öğrendiler.
İslamcı muhafazakâr olup “cihadçı radikallere” çalışan Kürtler:
19.yüzyılın başlarında Amerika’nın güneyinde kocaman pamuk
tarlalarında zenciler çalıştırılırdı. Bu pamuk tarlalarının sahiplerinin
güvenlik birlikleri olurdu. Kaçan çalışanları öldüresiye dövmek, çalışmayanı
kırbaçlamak, efendileri için at hırsızlıklarında caydırıcı tacirlik yapmak gibi
görevleri de vardı. Bunlara mulatto denirdi. Acımasız, güçlü, saldırgan
melezler ve siyahilerden seçilirlerdi. Bölgedeki siyahiler bu dönemlerde
misyonerler aracılığıyla incili de öğrenmişlerdi. Tek yaptıkları şey zaman
bulduklarında geniş evlerde toplanıp Tanrı’ya dua etmek, günahlarının
bağışlanmasını istemek, bol bol ilahi okumaktı. Fakat günün birinde üç
kağıtçılar bu etkinlikleri fark ettiklerinde onlar için kilise yaptırdılar. Artık
yerliler ve siyahiler kiliselerde toplanıyorlar
vaaz dinliyorlardı. Mesela hayatı boyunca dinle imanla yakından uzaktan ilgisi
olmayan beyaz bir çakal bunlara İncil’den rastgele bir sayfa açarak saatlerce
vaaz verebiliyordu. Bu arada dışarıda ise mulattolar bunların atlarını çalıyor,
kadınlarına tecavüz ediyorlardı. Kandırıldıklarını fark ettiklerinde yerleşim
alanlarına beyazlar yeni bir çalışma yapıyorlardı. Kimi Kürt İslamcılar mulattolaşıp
ÖSO ve El Qaide çetelerine katılıp Rojava’daki kardeşlerine karşı savaşırken kalanları
ise beyaz Türklerin diyanet camilerinde bol bol kardeşlik vaazı dinliyorlar. Dışarıda atları
çalınıyor, derelerine barajlar, tepelerine devasa kalekollar yapılıyor. Bunları
hangi din hangi iman hangi fetva uyandıracak bilmiyorum, ancak Türk
dindaşlarından öğrendikleri birkaç komplo teorisiyle bizi bile inandırma cüretinde
bulunuyorlar. Teşhir etmeye devam edeceğiz.
Bunun dışında Kürtler
büyük çoğunlukla anavatanlarına Çeçenistan’dan, Afganistan’dan, İskoçya’dan,
Amerika’dan, Türkiye’den, oradan buradan toplanıp gelmiş “küresel mulattolar”a karşı ulusal bütünlük oluşturdular. Kürt
kadınlarını, erkeklerini, yaşlılarını, çocuklarını modern iletişim teknoloji
çağında mevzilere, silahlara, nöbet kulelerine hapseden uluslararası sömürgeci zorbalığın
bir kez daha Kürdistan’da yenileceği umudunu açıkçası taşıyorum. Şimdilik nefesimizi
tutup bekliyoruz, yarın öbürgün Serekaniye zaferinden sonra güldüğümüz gibi
güleceğiz: Hınzırca ve guruluca
Yorumlar
Yorum Gönder