Rojavaye Kurdistan Hakkında Çiğ Analizlere Cevaben: THE SILENT REVOLUTION

                      Hakkı Yenen Bir Politik Deha: Abdullah Öcalan
    19 yıl Hafız Esat rejiminin komşu ülkelerle problemlerinden yararlanıp Suriye'de ve Rojava'da birkaç ev alarak Kuzey Kürdistan'daki ulusal devrimi koordine etti. BAAS rejiminin genelde Suriye halkları üzerindeki anayasal baskısına ve Kürtler üzerindeki sömürgeci-milli baskısına karşı doğrudan mücadele başlatmadı, Rojava Kürtlerini Kuzey'de hem parti hem cephe hem de gerilla ordusu içinde savaştırarak muazzam bir sosyal-siyasal birikimin yolunu açtı. Rojava'dan Dersim'e giden gerillalar bu tarihi yürüyüşlerinde ulusal bilinçlenmenin de kilometre taşı oldular. Kürdistan'ın bir ucundaki Dersimliler de Rojava'da akrabalarının varlığından haberdar oldular.  
    Suriye devletiyle 1998 yılında neredeyse başlayacak bir savaşın gerekçesi oldu Öcalan... Sonrası bilinen hikaye. Tutsaklık döneminin ilk yıllarında saplantılı,abartılı, takıntılı solcu çevrelerin, heyecanlı Kürt milliyetçilerinin telkinlerine kulak asmadı. Kendisine karşı düzenlenen komplonun asıl hedefinin ulusal mücadeleyi boğmak olduğunun farkındaydı. Kurucusu olduğu örgütün dağılabileceğini, tasfiye olabileceğini, birkaç parçaya ayrılabileceğini hesaba katarak klasik "zindan direnişi" tavrını sergileme yerine Türk sömürgeciliğinin iktidar hesaplarından yararlanıp TC mahkemesi huzurunda barışçıl çözüm önerdi. Kendisine yönelik suçlamaları gülünç buldu. Kafasındaki direnme modeliyle Türk basınında, kimi sol basında ve Kürt çevrelerinde neredeyse alay konusu oldu. Ama o, hep ciddiyetini korudu, tutsaklık pozisyonunu da Kürt-Kürdistan meselesinin barışçıl çözümü lehine çevirmeyi başardı;
Önce kendisini ipe götürmek isteyen dönemin iktidarına karşı "Bu planınız olur ama size de pahalıyla patlar." mesajı verdi. Sonra barışçıl girişimlerden yararlanarak PKK'nin yeniden bir stratetji belirlemesini sağlamak amacıyla tüm silahlı güçleri Güney Kürdistan'a çekti. Bu arada hileli düşmanları boş durmuyor ve yüzlerce militanı geri çekilme sırasında katlediyordu. O, buna rağmen ısrarlı oldu. Nihayet 2004 yılında Kürdistan'ın değişik alanlarında zaman zaman üst düzey sorumluluklar da yapmış kimi kadroların tasfiyesi gerçekleşti,çünkü PKK'nin 1990'lardaki "vandal" imajı bu kadrolarla birlikte pratikleşmişti. Böylece hem avukatları aracılığıyla hem de mahkemelerdeki "garip savunmaları"nın basına servis edilmesi kanalıyla,  lideri olduğu örgütü de yeni hata oturtmuş oldu.  2004 sonrası Kürdistan'a tekrar dönen gerilla yenilmez olduğunu da ispatladı. Siyasi açıdan da muazzam bir örgütlülük yaratıldı. Zap operasyonuyla da Türk devletinin olası tüm kara harekatlarını da boşa çıkaracak bir gerilla gerçeği yaratıldı. 2012'de Öcalan'ın taa 1992'de yazıp çizdiği, hayalini kurduğu alan savunması ve saha hakimiyeti tezlerini referans alan gerilla Şemdinli'de yeni bir şey denedi. Taktik bazı hatalara rağmen askeri olarak da sadece yenilmez olmadığını, aynı zamanda "kazanabilecek" potansiyeli olduğunu fark etti. Ve geldik bugüne... 
   Öcalan tutsak edildikten birkaç yıl sonra Ortadoğu ve Suriye rejimlerinin yerle bir olacağını, diktatörlüklerin yıkılabileceğini, büyük iç karşıklıkların olacağını da ön gördü. (Bu konuda daha önce cengizchefikir.blogspot.com  sitesinde alıntılar yapmıştım, İrfan Aktan'ın da konuyla ilgili alıntıları mevcuttur) 2003 yılından itibaren PYD'yi kurma önerisi yaptı. 2004 Qamişlo ayaklanmasından sonra da gizli milis çalışması önerdi. Yıllar geçtikçe bu yapılar daha örgüleşti,daha güçlendi. Nihayet 2012 yılında Rojava Sessiz Devrimi gerçekleşti. Bugün tüm zorbalıklara rağmen devam ediyor. 
     1994 Dersim:
- Heval, Suriye Kürtleri nasıl kurtulacak?
Kobaneli Rıdvan: - Rojava'da ancak bir fırsat olursa devrim olur. Ya diğer parçaları özgürleştirip oraya yürüyeceğiz ya da orada fırsatların doğmasını bekleyip bundan yararlanacağız.
- Bunu kim iddia ediyor?
Rıdvan:- Önderlik... 
    SUK ve ÖSO'nun çatısı altında Rojava'yı özgürleştirme fikrinin çürüklüğü:
Rojava'da ortaya çıkan fırsatlardan sonra Kürtlerin bir kısmı özgücüne güvenmedi. Başını her daim örgütlü Kürt gruplarını parçlamakla ünlü Mustafa Cımo'nun çektiği kanat TC hükümeti üzerinden Batı'ya angaje olmak istediyse de Kürtlerin haklı öfkesini bu dandik planına kanalize edemedi. Sonra da Güney Kürdistan'a sığınarak Barzani'nin Rojava'ya desteğini kesmek için her yolu denedi ve başardı da... A. Beşar ise daha temkinli olmasına rağmen YPG ile arasına mesafe koydu. Sonrası bilindik hikaye.... 
   İmparatorluklardan  kopup gelen geleneksel merkezi devletler hariç neredeyse bütün devletler bir fırsatı lehine çevirmeyi başaranların eseri olarak günümüzde varlıklarını sürdürüyorlar. Sovyet blokunun dağılmasından sonra oluşan tüm devletler bu minvalde ele alınabilir. Türkiye'de AKP'ye yanlanan kimi Kürtlerin ikide bir PYD'yi fırsatçılıkla suçlamaları ise gülünç, trajik, bilgisizlik ve soytarılıktan başka bir şey değildir. Üstelik bunu "Kürdi, Kürdistanilik" adına yapıyorlar. Baba Barzani'nin, Talabani'nin diğer Kürdistanlı güçlerin mücadele tarihlerinden yakından uzaktan haberleri ve bilgileri yok. Barzanicilik bunlar için sadece Kuzey'deki zorlu düşmandan kaçmanın bir mantıksız gerekçesi, bir dalevereci sığınak. Barzani ailesinin tüm varlığını Kürdistan'a adamış olmasını kullanarak güya Barzani karşıtı ideolojik-politik eleştiriyi kendi ruhsuz, çapsız, bedelsiz dünyaları için karlı bir gevezeliğe çevirecekler. Angaje oldukları yazar çizer tayfasının oysa Kuzey Kürdistan'daki politik Kürt dünyasının erimesinden başka bir amacı yok. İdeolojik gıdaları ise Osmanlıcılık... Bu uygar dünyada yeniden "kral-padişah" yaratıp ona idari Kürdistan'ı kurdurtma hayali ise trajik bile değil, Marx'ın o ünlü repliğiyle tarih sahnesine 2.defa çıkmış soytarılık... YPG'nin bunca fırsatı lehine çevirip özgür bir parça vatan toprağı kazanmasını bunlar güya "Barzancilik" adına hazmedemedikleri gibi El Qaide'ye yenilmesini de istiyorlar. Neredeyse bunu açıkça deklare edecekler utanmadan... 
                           SESSİZ DEVRİM BELGESELİNİN FRAGMANI
"Suriye’deki durumun ne olacağı, geleceği belli değil.Yine varlıklarına yönelik gelişebilecek tehlikelere karşı şimdiden özsavunma güçlerini oluşturmaları önemlidir." 06 Temmuz 2011

“Suriye’deki halkımıza da sesleniyorum. Suriye’deki demokratik özerk birliklerini, özsavunma birliklerini oluşturmalılar. Kendileri soykırım tehdidi altındadırlar. Bu tehdidi de göz önünde bulundurarak örgütlülüklerini geliştirmeliler." 27 Mayıs 2011

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kâhta'dan Madagaskar'a Osman Sebrî

Dikkat! İnsani Yardım Konvoyları Çıkabilir

Batı Kürdistan Til Koçer operasyonu askeri analizi (grafik ve analiz)