Kürdistan’da propaganda savaşları: Kazananlar, kaybedenler
AKP iktidarı, Suriye’de kanlı savaşı başlattığı günlerde
Kürtlerin “öz yönetim” dinamiklerini kırmak için inanılmaz propaganda savaşı da
yürüttü. Esat rejiminin kötü olduğunu, şeytan olduğunu aklı başında herkes
biliyordu. Böylece Ortadoğu’da diğer
şeytanların kendilerini gizleyebileceği bir imkân doğdu. Esat rejimi; Suriye’de, sokaklarda “adalet, özgürlük, eşitlik” diye bağıranların tırnaklarını sökerken
bir diğer şeytan Güney Kürdistan-Kuzey Kürdistan sınırında “içinde terörist”
olabileceği kuşkusuyla onlarca Kürt köylüsünü en gelişmiş uçaklarla
bombalayarak imha ettiriyordu. Roboski’de imha edilen bu yoksul Kürt
köylülerinin “sınır ötesi” tezkerenin bir sonucu olarak öldürüldüklerini
hepimiz biliyoruz. Bu, başbakan Erdoğan’dan habersiz bir operasyon değildir.
Aynı yıl, Kürdistan için özgürlük, statü, öz yönetim talep eden ve bu
taleplerini siyasi araçlarla ifade edenlere yönelik TC polisi, yargısı; siyasi
idarenin ve basının işaret ettiği her alana operasyon düzenliyor, binlerce
politik Kürt’ü hapsediyordu. Esat’ın
kötülük gölgesine sığınan aynı başbakan bu operasyonların da arkasında kapı
gibi duracaktı. Oysa Esat ile henüz kardeşken yine bu başkan Güney Kürdistan
sınırındaki Ranya (Xortek) köyünde “terörist”lere yönelik operasyonla 7
kişilik bir aileyi imha ettiriyordu. Bir bakanı bunu basit bir kaza olarak
değerlendiriyordu. Ki biz bu başbakanı 2006 yılındaki Diyarbakır olaylarından
tanıyoruz. “Kadın da olsa çocuk da olsa
gereği neyse yapılacaktır.” talimatıyla 10 Kürt öldürülmüştü. “1-2
terörist” öldürmek için onlarca sıradan hayat sahibi insanı öldürtmekten
çekinmeyen Türk başbakan, tüm bu ahval ve şerait içinde bu konuda en az kendisi
kadar “marifetli” Esat’ın “kötülük
yapmada büyümesiyle” bu “gayri
insani gündemden” düştü. Yancıları, medya şarlatanları, omurgasız
liberalleri, çapsız solcuları, Türkçü-İslamcı şaklabanlarıyla bu postuyla bu
defa yeni yüzyılın en masum devrimci kalkışmasını kirletmeye yeltendi: Rojava Demokratik Ulus Devrimi
Önce Taraf
gazetesinde bir araya gelen Yıldıray’ı, Hilal’i, Elif’, Ceren’i, Melih’i,
Uslu’yu görece bunlardan daha zeki olan Yasemin Çongar ve Ahmet Altan’a
yamayarak Kürt ve Kürdistan düşmanı bilgi-haber akışıyla zaten zehirlenmiş olan
Türk toplumunun hafızasını yerle bir etti. Sonra bu propaganda savaşını neredeyse
tüm basın-yayın alanına günü birlik suçlamalarla yaydı: “Esat rejiminin ortağı PYD ve YPG” sakızını her gün çiğnedi,
çiğnetti, Türk toplumuna bal diye yedirdi. Kürt tarafı bir iki gazete, bir iki TV ve dergiyle bu devasa propaganda
savaşına karşılık veriyordu. Ama işin hilesine kaçmadan, işin soytarılığına
kaçmadan: tümden haklılık misyonuyla…
Suriye, Rojava, PYD, YPG konusunda
Erdoğan ve ekibinin yönelttiği her suçlama
askıda kaldı, her iftira elde
patladı, her eleştiri bumerang oldu. Kala kala bunlara inanan birkaç köşe
yazarı, birkaç yüz hödük twitter
kullanıcısı kaldı, kalmıştı ki Erdoğan’ın imdadına Güney Kürdistan başkanı
Barzani yetişti. Tam da dünya, Türkiye-Al Qaide ilişkilerini Kürtlerden
öğrenirken hem de… Uluslararası arenada küresel terörizmin azmettiricisi
pozisyonuna düşmüşken TC’yi bu bataklıktan Barzani çekip almaya karar verdi
gibi oldu. Özellikle Rojava’nın iç
dinamikleriyle, şehitleriyle, açlıkla, ilaçsızlıkla tüm bunların ötesinde büyük
bir özveriyle, mücadeleyle kazandığı “geçici yönetim” düzeyini tanımayarak,
onu yaratan siyasi araçlara küfredercesine Esat rejimiyle ortaklıkla suçlaması
ise tipik “Erdoğan” taklidi… Oysa bu
propagandayı Kürtler Barzani’den yana hiç yemez. Yine zehirlenmiş Türk toplumu
ve onunla yaşamaya hevesli kimi Kürtler yer. Daha fazlası değil. Kürtler iyi
biliyor ki Barzani de defalarca Esat’ı şeytanlıkta kat kat aşan Saddam ile
zaman zaman anlaşmalar yapmış, ateşkesler ilan etmiş, Hewler’den rakiplerini
söküp atmak için Enfal Soykırımı sonrası bile Saddam’a ihtiyaç duymuştur. Bunu
yemedik Sayın Barzani… Velev ki iç savaşın, yıkımın sonuçları Rojava’da en az
düzeyde olsun diye PYD ve YPG Esat ile gizli anlaşma yaptı Sayın Barzani,
Bundan size ne? Bunun sizi sevindirmesi gerekmez mi? PYD’li, YPG’li
kardeşleriniz sizin Kürdistan’ın petrollerini hangi koşullarda pazarladığınızı
sorguluyor mu? Sizin seçimlerinizi sorgulayıp şeytanlaştırıyor mu?
Kısacası
propaganda savaşlarında Kürt tarafı Rojava’da kesin zafer ilan etmek üzereyken
şimdilik Barzani ve KDP Türk devletinin imdadına yetişti. Ama ancak uzatmaları
oynayacak kadar takviye aldı TC… Kürdistan’a
dair oligarşik özlemleri, TC ile yürütülen
bu kirli ilişkileri, seçimlik çalışmaları “Kürt milliyetçiliği” diye
pazarlayabilirsiniz. Ancak pazarlarsınız… Zaten milliyetçilik dediğimiz şey bu
herzeleri kapatmak için iyi bir araç. PKK’ye bu yüzden kızıyorum. Al sen de
kullan bu aracı.
Yorumlar
Yorum Gönder