Radikal'den Serkan Ocak'ın Serekaniye izlenimleri, yerine gidip görmüş, yazmış BBC Türkçe
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Suriye'nin kuzeyinde Kürt-Arap çatışması mı?
Son güncelleme: 22 KASIM 2012 - TSİ 15:50
Serkan Ocak
Radikal Gazetesi muhabiri
Suriye’deki iç savaşın 15 Mart 2011’de başladığı kabul ediliyor. Tam bir buçuk yıl oldu.
Fakat Türkiye için bu savaşın anlamı Temmuz ayından itibaren değişti.
İlgili Haberler
Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) bağlı bazı gruplar, Türkiye sınırı yakınındaki bölgeleri birer birer ele geçirmeye başladı.
Çıkan çatışmalarda, komşuda sıkılan kurşunlar sekip Türkiye topraklarına da düşmeye başladı.
Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesine düşen bir top mermisi, beş Türkiye vatandaşının da hayatına mal oldu.
Suriye’deki iç savaş, bugüne kadar silahlı muhaliflerle Suriye Ordusu arasında devam ediyordu.
Ancak 8 Kasım’da sabaha karşı ÖSO’ya bağlı bazı grupların, Ceylanpınar’ın sınır komşusu Rasulayn’a, Kürtçe adıyla Serekaniye’ye, saldırmasıyla savaşın seyri değişti.
Muhaliflerle Kürt gruplar arasında ilk kez şiddetli çarpışmalar başladı. Bölgedeki Kürt güçlerinden Demokratik Birlik Partisi PYD’nin önemli temsilcilerinden biri de bu çatışmada hayatını kaybetti.
O günün akşamında çatışmaların olduğu Türkiye’deki sıfır noktasına, Şanlıurfa Ceylanpınar’a ulaştım.
Serkan Ocak
"Çatışmaların izlerine her köşe başında rastlıyordum. İlçeye girmeden birkaç saat önce ölen tüm Suriye askerlerinin bir kamyona toplanarak açılan toplu mezara gömüldüğünü öğrendim. Rejime bağlı binalarda hala kan izleri görülüyordu"
Silahların ve roketatarların sesi aralıksız devam ediyordu.
İlçenin sokakları boşalmış, gecenin karanlığında sesler Ceylanpınar’ı inletiyordu. Çatışmalar yaklaşık 2,5 gün sürdü.
Muhaliflerin zafer kutlaması bir anlamda kontrolünde kendilerine geçtiğinin ve ‘şimdilik’ çatışmaların bittiğinin işaretiydi.
Her yerde kan izi ve boş kovanlar
Silah seslerinin ardından kaçak yollardan Rasulayn’a geçtim.
Sınırda Türk askeri belli aralıklarla bekliyor olsa da, 50-100 metre mesafenin bulunduğu iki ülke arasındaki geçişler o kadar yoğun ki, buna engel olmak neredeyse imkânsız.
Çatışmaların izlerine her köşe başında rastlıyordum.
Muhaliflerin ilçenin merkezine nasıl ilerlediği, hazırlanan siper ve mevzilerden, binalardaki mermi izlerinden ve de sokaklardaki boş kovanlardan anlaşılıyordu.
İlçeye girmeden birkaç saat önce ölen tüm Suriye askerlerinin bir kamyona toplanarak açılan toplu mezara gömüldüğünü öğrendim.
Rejime bağlı binalarda hala kan izleri görülüyordu.
Bu defa da Suriye jetleri
Silah seslerinin susmasının ardından ilçenin güvenli olduğunu düşünen Suriyeliler, kaçtıkları Türkiye’den evlerine geri dönmeye başladı.
Ama bir gün sonra, bu kez Suriye jetleri Rasulayn’ı vurmaya başladı.
Suriye uçaklarının Türkiye’nin hava sahasını ihlal edip etmediği tartışmalarının yaşandığı bu saldırılarda çok sayıda can kaybı oldu.
Suriye Ordusu, üç gün boyunca, günde üç defa Rasulayn’a bomba yağdırdı.
Bombardıman anını sadece birkaç yüz metre öteden canlı izliyorduk.
Önce keşif için helikopter geliyor, bir saat içinde de jet gelip ilçeyi vuruyordu.
Siyah dumanların ardından Ceyanpınar’da ambulansların sesi duyuluyordu.
Ceylanpınar Hastanesi’ne gelenler arasında yine çocuklar ve yine sivil vatandaşlar vardı.
Rasulayn’ın ortasında bomba çukuru
Jet bombardımanının ardından bir kez daha Rasulayn’a geçtim.
Bu kez savaşın acı yüzü daha derin görülüyordu.
Bombaların açtığı bir çukurun boyu dört metre civarındaydı.
Bir mahalleye düşen bomba, yan yana üç evi yerle bir etmişti.
Rasulayn’ın merkezine düşen bir bombanın basıncıyla tüm dükkânların kepenkleri patlamıştı.
Haseki kentine bağlı Rasulayn’da, Arap ve Kürtler yıllardır bir arada yaşıyor.
Suriye’deki iç savaşın başlamasından bu yana en çok merak edilen sorulardan biri ‘Kürtlerle muhaliflerin durumu ne olacak?’ oldu.
Halep’teyken ya da Türkmen köylerinde gezerken hep bu soruya yanıt aramaya çalıştım.
Herkesi kafasında bu konuda bir soru işareti vardı.
Yine de, her iki tarafın birbirine namlu doğrultmayacağı, varsa da bir hesabın rejim sonrasında görüleceği yaygın görüş arasındaydı.
Birkaç defa bu iki grup arasında küçük çaplı çatışma ve rehin alma olayları yaşandı. Fakat bu olaylar can kaybıyla sonuçlanmadı.
‘Türkiye bize yardım ediyor’
Rasulayn’da sokakları dolaşırken, Afaf Ortaokulu’nda Liva Kürt Halkı adlı muhalif bir gruba rastladım.
Bu gruptan Rıdvan Osman ve Esa Esma okulun kapısında iki bayrak gösterdi. Biri Özgür Suriye, diğeri Kürt bayrağıydı.
Rıdvan Osman, Kürt nüfusun yoğun olduğu Kobani’den savaşmak için Resulayn’a geldiğini söyledi.
Birliklerinde Kürt, Arap ve Türkmenlerin bir arada olduğunu belirterek şunları anlattı: “Biz PYD veya PKK değiliz. Türkiye, bize yardım ediyor. Suriye de, PYD’ye yardım ederek bizlerle savaşması için uğraşıyor. Ancak bunun olacağını düşünmüyorum. Buraya gelirken PYD ile anlaşma sağlandı. Onlar gitti. Şimdi hedefimizde Kamışlı var.”
Rıdvan, iki grup arasında anlaşma sağlandığını söylemişti ancak birkaç gün sonra anlaşmaya uyulmadığı ortaya çıktı.
Rasulayn’a silahların ve jet bombardımanı şu anda tamamen sona erdi.
Ancak üç gün önce ÖSO'ya bağlı bazı gruplar ile Kürtlerin kurduğu Halk Savunma Birlikleri (YPG) arasında yoğun bir çatışma başladı.
PKK çizgisindeki Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) Halk Meclisi Başkanı Abid Helil bu çatışma sırasında öldürüldü. Her iki tarafta da çok sayıda ölü ve yaralı olduğu belirtildi.
PYD: Sorumlu Türkiye
PYD Yürütme Konseyi Üyesi Nuri Mahmut’a Suriye’de ulaştım.
Yaşanan olaylardan Türkiye’yi sorumlu tutan Mahmut, özetle şunları söyledi: “Biz barış olsun istiyoruz. Son ana kadar da diyalog kurmaya çalıştık. Diyalog grubundaki Abid öldürüldü. YPG mecburen çatışmaya girdi. Bize saldırdılar. Biz de karşılık verdik. Bize saldıranların Özgür Suriye Ordusu’ndan olmadığını düşünüyoruz. Bu gruplar Türkiye’den geliyor. Bunlar Kaide üyesi. Para verilmiş gruplar, Kürt bölgesine gönderiliyor. Hedefleri toplumun örgütlenmesini bozmak. Kendi ellerini Kürt halkının kanına buladılar. Kürt halkına karşı yapılan komplonun devamı. Bundan AKP hükümeti sorumludur.”
Esad rejmine karşı her türlü desteği vermeye hazır olduklarını belirten Mahmut, “Demokrasi ve barışın gelmesi için rejime karşıyız. 2003’ten bu yana arkadaşlarımız Esad zulmünün karşısında. Kürt halkı olarak rejimin heykellerini bile yıktık. Yüzlerce kardeşimiz zindanlarda işkence ve kötü muamele gördü. Suriye’nin bir parçası olarak Kürt halkını yaşatmaya devam edeceğiz. Batı Kürdistan Bölgesi’nde özerk bir yapı olarak var olmaya devam edeceğiz. Eğer diğer taraflar bunu kabul etmezse her türlü öneriyi de tartışmaya hazırız“ dedi.
Rasulayn’da Kürt gruplarla muhalifler ilk kez birbirini öldürdü.
Kürtler barışçıl yolu tercih ettiklerini söylese de, yaşanan bu olayların yeni bir cephe açıp açmayacağını şimdilik belirsiz.
Türkiye sınırı muhalifler açısından stratejik öneme sahip.
Zira gıda yardımlarının çoğu Türkiye üzerinden Suriye’ye gidiyor.
YPG de Resulayn'a silahlı birlikler gönderiyor.
Suriye sınırında muhaliflerin kontrolünde olmayan son sınır yerleşim yerlerinde Kürtlerin yoğun olduğu düşünüldüğünde savaşın seyrinin değişeceği su götürmez bir gerçek.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder