New York Times'ta yapılan Rojava ile ilgili analiz; Merve tiryaki çevirdi
Suriyeli Kürtlerin mücadelesi savaşın sınırlarını belirsizleştiriyor
Suriye’nin kuzeydoğusundaki sokak isimleri Arapça’dan Kürtçe’ye çevrilirken, okullar açıkça Kürtçe dilini öğretirken ülkenin en güçlü Kürt milislerinin bayrağı anayolların kontrol noktalarında dalgalanıyor. Suriye’nin en büyük etnik azınlığı olan Kürtler iç savaşın kalıntılarından yararlanarak ülkenin kuzeydoğusu boyunca Beşar Esad hükümeti tarafından mahrum bırakılan özerkliklerini kurmaya çalışıyorlar.
Kürtlerin çabası tam olarak Esad güçleri ve isyancılar arasındaki çatışmaya benzemiyor ve dağınık Kürt nüfusu her iki tarafla da zaman zaman anlaşma yapıyor.
Suriye Kürtlerinin özerklik mücadelesi, yıllar boyu baskı altında tutulan Türkiye, Irak, Suriye ve İran Kürtlerinin Ortadoğu’daki karışıklıktan yararlanarak uzun yıllardır istedikleri kendi yönetimlerini ve demokratik haklarını elde etmek için yarattıkları yeni bir çatışma. Bu tarihi aldatma Kürtlerin hafızasında derin bir dert olarak birikmiş.
Fakat şimdilik Kürt liderler, amaçlarının Irak’taki Kürdistan modeli gibi, varolan bir ülke içinde kendi özerkliklerini kurmak olduğunu söylüyor.
Kürtlerin kararlılığı, Kürtleri Esad ile işbirliği yapmakla suçlayan isyancı gruplarla ve El Kaide bağlantılı gruplarla kapışmasına ve sonucunda da Suriye’de çeşitli çatışmaların ateşlemesine sebep oldu. El Kaide, Kürtlerin bölgedeki kontrolünü, kurmak istedikleri İslamcı devlete karşı bir tehdit olarak görüyor.
Taraflardan çok sayıda ölüm haberi gelse de Kürt bölgesindeki şiddet görece daha sakin gözüküyor. Bu hafta Kamışlı’da önemli Kürt siyasetçilerden İsa Huso arabasına yerleştirilen bomba ile öldürüldü ve isyancı gruplar Halep bölgesinde bir Kürt köyünü ele geçirerek 200 Kürt’ü alıkoydu.
Kürt siyasi liderler bağımsız bir Kürt devleti istemediklerini, sadece daha fazla haklar talep ettiklerini söylüyorlar. Kendi modellerini, Irak’taki Bağdat hükümetinden bağımsız olarak yönetilen, kendi dış politikası ve silahlı kuvvetleri olan kuzey bölgesi gibi açıklıyorlar.
Irak Kürdistan’ı bütçe olarak şimdilik merkezi hükümete bağlı olsa da Türkiye ve yabancı şirketlerle yaptığı petrol anlaşmaları ile kendi ekonomik özgürlüğünü dillendiriyor.
Bu sırada Suriyeli Kürt militanlar Irak Kürdistan’ına eğitim için gittiler ve Türkiye’de barış sürecinde olan PKK da Suriye’deki Kürtlere destek sağlıyor.
Suriye’nin Kürdistan bölgesine giden bir muhabir sayesinde özerklik için atılan adımlar ve çatışmalar su yüzüne çıktı.
PYD’den militanıü Haval Mahmut “Kürtler hangi rejimde olursa olsun kendi haklarını ve yönetimlerini elde edeceklerdir, Esad olsa da olmasa da.” dedi.
“Biz kendi haklarımızı kanımızla kazanıyoruz, herhangi bir taraftan hediye olarak değil”
22 milyonluk Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde 9′unu oluşturan Kürtlerin çoğunluğu dağınık bir şekilde ülkenin kuzeydoğu bölgesinde, Türkiye sınırına yakın yerlerde, Irak’tan da uzaklaşmayarak dağınık topluluklar halinde yaşıyor.
Uzun yıllar boyunca devlet tarafından uğradıkları ayrımcılıktan şikayetçi oldular. Dilleri bastırıldı ve yaşadıkları bölgenin tarımsal ve petrol bakımından zenginliğine karşın çok az yatırımlar yapıldı.
Çok sayıda Kürt, 2011′de başlayan ayaklanmada Esad karşıtı gruplara katılsa da, Kürt siyasi partileri iki tarafın da çok bir şey sunmadığı gerekçesile tarafsız kaldılar.
Fakat ayaklanmanın iç savaşa dönüşmesiyle ve hükümetin izole olmuş birçok bölgeden düşmesi ile Kürt militanlar topluluklarındaki boşlukları doldurmaya başladılar.
Türk liderler PKK’ya bağlı PYD’nin güç kazanmasının PKK’yı cesaretlendireceğinden ve olası sınır ötesi saldırılardan endişe ediyor.
PYD lideri Salih Müslim, Türkiye’ye geçen hafta yaptığı ziyaret ile Türk yetkilileri rahatlatmaya çalışarak örgütün bölgede sadece geçici bir yönetim kuracağını söyledi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu Salih Müslim’in konuşmasını beğenirken, Başbakan Erdoğan ise Suriye’deki Kürt özerkliğini “yanlış ve tehlikeli adımlar” konusunda uyardı.
Bölgedeki Araplar Kürtlere destek veriyor
Son gelişmeler gösterdi ki PYD Suriye’deki en güçlü Kürt kuvveti ve bölgeyi korumak için bazı bölgelerde Arap kabilelerle müttefik olmuş.
PYD’nin pragmatic (yararcı) bir parti olduğunu söyleyen araştırmacı Maria Fantappie, Kürtlerin kendi siyasi, sosyal, kültürel ve güvenlik kurumlarını kurma projesi için her türlü grupla müttefik olabileceklerini söyledi.
En son PYD militanları El Kaide bağlantılı iki aşırı uç grupla karşı karşıya geldi: El Nusra Cephesi ve Irak’taki İslamcı Devlet ve Suriye.
Temmuzun ortasında iki taraf arasındaki çatışma Serekaniye’de patladı ve Kürt militanlar etnik olarak karışık olan bölgede yerli Arap kabilelerden -ki bu gruplar aşırı gruplara güvenmiyor- aldıkları yardım ile çabucak kontrolü ele geçirdiler.
“Biz Sunni Müslümanız, fakat burası Afganistan değil” diyen bölgeden bir Arap şöyle bir açıklama yapıyor:
“Ben Sunni Müslümanım, günde 5 vakit namaz kılıyorum, oğlum kılıyor, eşim kapalı ve İslami bütün ritüelleri gerçekleştiriyoruz, fakat bu radikal İslamcı grupların altında yaşayamayız” dedi.
Kürt savaşçıların Tel Abyad’ın batısını sınıra doğru kontrolü ele geçirmekte başarısız olduktan sonra radikal savaşçıların bir Kürt yönetim binasını ve Kürt militanları desteklediklerine inandıkları Kürt evlerini havaya uçurdular.
İsyancılardan Abu Abdülrahman “Onlar bizim gibi Esad rejimini bitirmek istemiyorlar. Onlar kendi bağımsız devletlerini kurmak istiyorlar” dedi.
Kürtlerin kalesi olarak görülen Kamışlı, Irak sınırına yakın ve karışık bir etnik nüfusa sahip olsa da Kürtler çoğunlukta.
Hükümet geçen yıl şehir merkezinden güçlerini çekti ve PYD’nin kontrolü ele almasına izin verdi.
Şehrin güney köşesinde bir kontrol noktasında konuşan PYD savaşçısı Mahmut, Suriye hükümetinden destek aldıklarını yalanladı:
“Suriye krizi çözülene kadar boşluğu dolduracak yeni bir hükümet kurulacak. Sonunda Suriye’yi kim yönetirse yönetsin, Kürtler kendi kazançlarını koruyacaklar. Kesinlikle saat tersine dönmeyecek” dedi.
Kaynak: New York Times
Çeviren: Merve Tiryaki
Yorumlar
Yorum Gönder