Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. Kaan Dilek'in Suriye-Rojava fikirleri

Uzun bir röportaj olduğu için sadece Suriye-FSA-PYD ile ilgili bölümleri aldım 
FOTOĞRAF:  MUSTAFA ONUR UYSAL

Bölge için Sykes Picot hazırlıyorlar

Ortadoğu Barış Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. Kaan Dilek Suriye ve Mısır'daki son gelişmeleri, Batılı ülkelerin Osmanlı'yı paylaşmak için yaptığı Sykes-Picot Anlaşması'yla başlayan sürece benzetti.
MURAT AKSOY / SÖYLEŞİ -
Suriye'nin kuzeyinde El Nusra-PYD neden şimdi savaşa başladı?
Şam yönetimi Suriye'deki krizin derinleşmesi üzerine Rojava bölgesini arasında çekişme ve çatışma olan Kürt siyasi hareketine bırakmayı seçmişti. Ama bölgenin aynı zamanda Suriye'deki cihatçı grupların da hedefinde olması gerilimi çatışmaya dönüştürdü. Silahlı muhalif gruplarla ilişkileri olan ülkeler ve yapıla- rın bu grupları, Kürt siyasi hareketinin 'Arap Baharı' sonrası güçlenen elini zayıflatmak için ve stratejik üstünlüğü Kürtlerin elde etmemesi için teşvik ettikleri düşünülebilir.
PYD'nin güçlenmesinden rahatsız olanlar...
PYD'nin bir yıldır kontrol ettiği bölgelerde güçlendiğini gören farklı aktörler diğer muhalif grupları Kürtlere karşı kışkırtmaktadırlar. Bölgede bazı kritik noktaların her iki taraf tarafından kontrol edilme isteği çatışmaların artarak devam etmesine zemin hazırlamaktadır. Ayrıca silahlı muhalif gruplar arasında aşırıcı yapıların bölge halkları üzerindeki baskısı da çatışmalara neden bir başka faktördür.
PYD VE NUSRA FARKI
El Nusra'nın hedefi ne?
Öncelikle şunu vurgulamak gerekir ki Suriye'de ne Kürtler ne de Şam yönetimine karşı silahlı mücadele yürüten grupları kendi içinde tek bütün bir parça gibi görmek bizi yanıltır. El- Nusra cihat felsefesiyle hareket eden siyasi ve askeri bir yapı olarak karşımıza çıkmakta ama bu yapının genelde gerek cihat bölgelerinin ve gerekse de hedefe aldıkları grupların aynı zamanda bazı bölgesel ve küresel güçlerin hedefleri olması insanı oldukça düşündürmektedir.
Hedefleri?
Nusra, Şam yönetimine silahlı muhalefetiyle bazı bölgelerde hakimiyeti elde ederek ilan ettikleri İslam yönetimlerini ikame etmeye çalışıyorlar. Nusra yapısıyla tek bütün bir yapı olarak görülmemelidir ve disipliniyle bölgedeki askeri faaliyeti bölgesel destekleri ve küresel ağlarıyla mümkün olmaktadır. Belki bu nokta PYD ile aralarındaki en önemli farklardandır.
ENDİŞELER ANLATILDI
PYD'nin yerli olması...
PYD bölgede Kürt siyasi hareketinin parçası olarak hareket ederek var olan etki ve gücünü yine Kürtlerden almaktadır. Elbette PYD'nin bölgesel ve daha geniş boyutta destekçileri olabilir. Ama temel insan kaynakları ve stratejik aklının kendi dinamiklerine bağlı bir hareket olarak PYD, Nusra'dan çok faklıdır, kıyas bile edilemez. PYD temelde Suriyeli Kürtlerin (ki bu Kürtlerin genellikle aslen kökeninin Türkiye olduğu da artık herkesçe bilinmektedir) kendi bölgelerindeki hakimiyeti için hareket etmektedir.
PYD lideri Türkiye'ye geldi. Ne mesajı verildi?
Bence sorulması gereken soru niye daha önce gelmedi olmalıdır. PYD Başkanı son bir yıldır defalarca Türkiye'ye yönelik mesaj vermiş ve ilişkiler kurmak istediğini ilan etmiştir. Ülkemizde karar alıcılar PYD'nin artan bölgesel gücü, yapılanması ve Suriye'de yolunda gitmeyen koşullar karşısında ve özellikle de Rojava Kürt özerk bölgesi ilanı gibi tartışmaların olduğu bir dönemde PYD Başkanı ile görüştüler. Bu görüşmenin temel amacı Türkiye'nin kaygılarının iletilmesi olarak okuyabiliriz.
KÜRTLER TEHLİKE DEĞİL ŞANSTIR
Neçirvan Barzani'nin ziyereti...
Bu ziyarette Türkiye dış politikasının yeniden Kürt meselesi üzerine yoğunlaşmakta olduğunu ve bölgedeki yeni gelişmelere yönelik durumu yönetebileceği bir durum haline getirmeye çalıştığını düşünebiliriz.
Türkiye PYD'yle nasıl bir ilişki kurmalı?
Kürtler bizim stratejik derinliğimiz ve bölgedeki asli müttefiklerimizdir. PYD de bunun dışında kalmamaktadır. Suriye'deki tüm kardeşlerimiz gibi Kürt kardeşlerimizin de acılarıyla dertlenilmeli ve sevinçleriyle sevinmeliyiz. Onları düşman ya da tehlike görmemeliyiz.
Kürtlerin bölgede güç haline gelmesinden mi endişe ediyoruz?
Kürtlerin bölgesel bir güç olduğu yeni ortaya çıkan bir durum değildir. Bölgemizin yakın tarihine, son iki asırlık sürecine bakıldığında Kürtlerin bölgemizdeki yeri ve konumu daha net anlaşılacaktır. Kürt siyasi hareketinin birkaç on yıl içinde ortaya çıkmış dış mihraklı bir hareket olduğu yönündeki algılar ve düşünceler meseleleri anlamamızı imkansız hale getirmektedir. Bizlerin Kürtleri ülkelerimizi yaşamlarımızı tehdit eden bir olgu gibi görmekten vazgeçmemiz gerekmektedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kürdistan’da propaganda savaşları: Kazananlar, kaybedenler

Rojava'daki (Batı Kürdistan) askeri durum, cepheler, mevziler, silah durumu: Grafik analiz #WestKurdistanNoPasaran